Birecik , Fırat Nehri’nin sol kıyısında kurulmuş olup etrafı dağlarla çevrilmiş bir ovanın merkezinde yer teşkil etmektedir. Birecik Güneydoğu Anadolu bölgesinde Şanlıurfa iline bağlı olur 852 km.lik bir alanı kaplamaktadır. Kuzeyde Halfeti , doğuda Suruç ilçeleri , güneyde ise Suriye batıda ise Gaziantep ile çevrilidir.
Aramice Birsa kelimesinden türeyen ve Arapça el-bire ( kale-hisar )anlamına gelen , Halepçe’ de ise Baracık , halk dilinde Berecik şeklinde kullanılan bu isimlerin hepsi ortak bir anlama gelmektedir. Küçük Kale anlamına gelen günümüz adıyla Birecik isminin değişik kullanım şekillerinin var olduğuna değinmekte fayda vardır. M.Ö. 2000’lerde bu bölgede egemen olan Hititler Birthe olarak isimlendirmişlerdir. Asur çivi tabletlerinde ( M.Ö 9.yy ) Til-Basrip denilmiştir. Yine kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre Birecik adı Aramice’de Saray anlamına gelen Birsa ve Arapça Kale anlamına gelen Biret-ül Fırat isimler Birecik için kullanılan ve Osmanlı Dönemi boyunca da kullanılan isimler arasında gelmektedir.
Fırat nehri’ nin bölgede bulunması tarihin her döneminde ismi farklı olarak anılsa da Birecik’i bir çekim merkezi yapmıştır. Anadolu ve Mezopotamya ‘yı birbirine ayıran ve aynı zamanda birbirine bağlayan Fırat nehri bu sebepten dolayıdır ticaretin merkezi olmuştur. Çünkü Birecik , Fırat nehrinin ulaşıma elverişli olduğu noktada bulunmaktadır. Bunun neticesinde yörede hem kara , hem de nehir ticareti önem kazanmıştır.
Birecik’te yerleşik medeniyete ait ilk bulguya 1894’te Surtepe ve Yelvez köyleri arasında arkeolojik kazı yapan Gautier’in Paleolitik çağa ait bir baltayla ulaşılmıştır. Kaynaklarda Birecik Baltası olarak geçen bu alet yörede ilkçağlardan beri tarım faaliyetlerinin yapıldığını ve buna bağlı olarak Anadolu’nun ilk yerleşim yerlerinden biri olduğunu anlayabilmekteyiz. Şunu hatırlatmakta fayda vardır ki tarımın yapıldığını gördüğümüz bölgeler göçebelikten kurtulan ve artık medeniyetin yeşermeye başladığı yerlerdir. Birecik baltası da bize bu konuda ışık tutmuştur. ( M.Ö 5000-10000 )